6 Temmuz 2013 Cumartesi

TOPRAK VE TOHUM

         Topraklar üzerinde sert rüzgârlar eserdi. Kim bilir nereden aldıkları tohumları bu şen ve esen topraklara getirip saçar, şen ve esen topraklar da onları bağrına sımsıkı alarak yağmur ve güneşin yardımıyla çimlendirirlerdi. Çimlenen tohum boy atar, toprağın yüzüne çıkar, ürününü vererek yer yüzünü mutlu bir kardeş sofrası halinde bezerlerdi.
                                                  ORHAN KEMAL
         Toprak verir alır, tohum da toprakla beslenir büyür. Toprak tohumla karışınca neler olur neler.
Toprak insanlara ihanet etmez; ne ekersen o çıkar. Ufacık bir tohumdan ne ağaçlar, meyveler, sebzeler, çiçekler çıkıyor. Yayla bahçemizde toprağın üstünde otururken avucuma aldığım bir avuç toprak bana çok şeyler anlatıyor. Alıyor veriyor, ekiyorsun, gübresini, suyunu, “SEVGİNİ” verdikten sonra; sana istediğin her türlü sebzeni, meyveni veriyor.
         Toprağın doğum yapması olarak düşündüm; canlıların doğduğu gibi evrenin akıl almaz düzeni. Güneş, toprak, yağmur; gece, gündüz; mevsimler, yıllar… hepsi sistemin içinde birbirini izliyor. Sanki oyun oynuyor evren. Bu oyunun büyük yeri ve rolünü düzenli bir şekilde yapıyor “Ol” emri gibi. Toprak her gün güneşle uyanmıyor mu? Kışın da kar yağınca toprağı örtüp karla kapladığında toprağın uyuduğunu ve baharda tekrar uyanacağını düşünerek. Evrendeki her canlının bir yerde dinlendiğini, uykuya sessizliğe dalmasını ve son söz zamanı geldiğinde “insan toprakta dinlenmeye çekilirken…”
                                        Zerrin ÖZDOĞDU KARAZİNCİR
Bulut geçti gözyaşı kaldı çimende
Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?
Bugün bu çimen bizim yarın kim bilir kim;
Gezecek bizim toprağın yeşilliğinde.
                          Ömer HAYYAM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder