11 Temmuz 2010 Pazar

SEVGİ KAPISI


Bir gün insanlar rüzgar dalga ve yer çekimi gücüne egemen olduktan sonra sevginin enerjisini keşfedecek. O gün insanlar ateşi ikinci kez keşfetmiş olacaklar. Teilhardde Chardin
Sevgiye kapı açmak seven ve sevilen olmak inanarak sevmek, seni seven birini arkanda olduğunu bilmek, samimiyetine inanmak, güvenmek. Seni hayal kırıklığına uğratmayacağına yürekten inanmak. Günümüzde böyle sevgiler kalmasa da bir canın bir canı sevmesi kırmadan, incitmeden, çıkarsız… Neden suçmuş gibi görülür sevgi? Buna sevgi diyoruz insan sevgisi, aşk diyoruz neresi kötü bu durumun? “Sevgisiz insandan dünya korkarmış.”
Var olmanın bir halinden diğerine geçerken, her can yaşıyor. Çünkü benim baktığım göz ile incinin canı arasında: her şeyi sevmiyor muyuz? Dostlarımızı, çocuklarımızı, kardeşlerimizi… Evren sevgi üzerine kurulmadı mı? O’ yardan kullarını bu kadar sevmese, topraktan bu kadar bitki kendini döker miydi? Kullarına sevgisinden değil mi bu kadar hediyeler vermiş EVRENe sevginin kutsallığı. Dünyayı oya gibi işlediğinden, evrenin mükemmel dönüşünden görmüyor muyuz?
Leyla İpekçi bir köşesinde sevgiyi çok güzel anlatmış. “Hayaller rüya ve rüyetler, dualar, sezgiler, kalp açıklığı, altıncı hisler, bilinmezlikler kısacası her şey dahildir bu sevgi serüvenine. Tahakküm altında olmak, imha etmek, sevmekten çok daha kolay. Kısa ve zahmetsiz hatırlamamız “SEVGİ” üzerine var edildiğimiz olmalı, bunu başarabilsek, O’nun insanı neden yarattığını ben gizli bir hazineydim bilmek istedim bizde ki anlaşılma arzusu bu yaratandan kaynaklandığı ve sanki önceden bildiğim bir şeyi ifade etmeye başlarım ama binlerce irili ufaklı varlığın görünmez çabasıyla sevgi olur her şey. Biz deki anlaşılma ihtiyacı O’nun bilinme isteğinin nefislerimizdeki bin bir tezahürden biri olabilir” diye güzel ifade etmiş. Mutlu olmak için bugünü yarına bırakmayalım zaman su gibi akıp gidiyor derler. Oysa zaman değil biz geçip gidiyoruz. Sevmenin sevilmenin kıymetini bilelim. Dünyamızdaki bütün güzel kalpli insanların sevgi, ışık kapısı açık olsun. Sevgi ve dostlukla kalın…
Zerrin KARAZİNCİR
Sevgi her zaman ıstırap çeker, hiçbir zaman ne gücenir ne de intikam almaya çalışır. GANDİ
Uzun düşünceleri
Bahar günlerinin
Unutamayacaktır
Gün gelip gönüllere
Gün gelip gönle
Güz çökse bile.
Bir Japon Şair…
Sevgi her mevsimin meyvesidir ve her elin uzana bileceği yerdedir. R. Teresa

3 Temmuz 2010 Cumartesi

BİR DENİZ GEZMİŞ FIRTINASI


Hala korkuyorum, ama artık korkunun beni denetlemesine izin vermiyorum, korkuyu yaşamanın bir parçası kabul ettim özellikle değişim korkusunu bilinmeyene duyulan korkuyu geri dön geri dön daha öteye gidersen ölürsün diye uyaran yüreğimin sesine karşın ileri gittim.
Erica Jong
Deniz Gezmiş; soyadına uygun gerçekten, gezmiş yıkmış kaleler kurmuş bir fırtına gibi esmiş, 25 seneye neler sığdırmış… Koca bir ömrü bu enerji bu akıl bir deniz olmuş. Koca bir Deniz… Daha 16-17 yaşlarında yaptıklarına bakın. 25 yaşına gelene kadar neler yapmış neler ne haksızlıklar gördü acaba bu isyanı kime? Yaşasaydı ülkenin kaderini değiştirirdi muhakkak. Üzerinde ona verilmiş emanetlerin sorumluluğu vardı. Güzelleştirmek istiyordu dünyayı.
Evet hayata bir gezmiş bırakmak, zamanı mekanı ve aklı iradesiyle ödünç aldığı sorumluluğun bilinciyle selam ömürlerini insanların mutluluğuna adayanlara. Yaşadığı fırtınalı hayatını çok kısa özetlemek isterim kendimce.
Öğrenci olduğu sırada 12 Haziran 1968’de İstanbul Üniversitesi’nde bir ayaklanma çıkartmış ve bu ayaklanmanın önderi olarak öğrenci haklarını elde etmiştir aynı yıl 6. Filoyu protesto eylemleri sırasında 30 Temmuz’da bu eylemlerden dolayı tutuklanmış ve 20 Eylül’de serbest bırakılmıştır. Milli Demokrat Devrim görüşünü benimseyen Deniz Gezmiş, ismini sayamadığım birlikte olduğu bir çok eylem arkadaşıyla Devrim Öğrenci Birliğini kurmuştur ve Samsun’dan, Ankara’ya Mustafa Kemal Yürüyüşünü düzenlemiştir.
İstanbul Üniversitesi’nde sağcı güçlerin 16 Mart’ta girişmiş olduğu hareketlere öğrenci kitlesiyle birlikte karşı koyan Gezmiş 19 Mart’ta tutuklanmış ve 3 Nisan’a kadar hapis yatmıştır. Mayıs 1969’da İ.Ü. Hukuk Fakültesi için yaptığı mücadele, Filistin’e gitmesi tekrar yakalanıp, tutuklanmalar ve saymadığım bir çok şeyler… 25 seneye neler katmış neler. Çok acı ama 6 Mayıs 1972’de idam edilmiş.
Hasan Pulur bir köşesinde çok güzel anlatmış: Masal, tevatür, bir yakıştırma değil resmi belgeden…
Deniz Gezmişin infaz tutanağı tutuluyor… İdam sahnesini anlatan.
Evet bir zamanlar bir zamanlar bir Deniz Gezmiş vardı cesur yürek….
Zerrin KARAZİNCİR
Can Yücel’de bir şiirinde anlatmıştır:
En uzun koşuydu elbet Türkiye’de devrim
O’nun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak…
En hızlısıydı hepimizin, en önce göğüsledi ipi…
Acıyorsam sana anam avradım olsun
Ama aşk olsun sana çocuk aşk olsun.
Can YÜCEL
Her sabah Afrika’da bir ceylan uyanır, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir yoksa öldürülecektir. Her sabah Afrika’da bir aslan uyanır en yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğiniz bilir yoksa aç kalacaktır. Aslan veya ceylan olmanız fark etmez, Güneş doğduğunda koşmaya başlasanız iyi olur… AFRİKA Atasözü